Creasoup

Farmaskop - İlaç ve Sağlık Profesyonellerinin Dergisi

7 Mayıs 2014, Çarşamba 11:30

30 bin kişi hayat sırasında

Sağlık Bakanlığı’nın 2013 yılı verilerine göre Türkiye’de yaklaşık 30 bin kişi organ nakli için sıra bekliyor. Ankara Üniversitesi Kadın Platformu tarafından, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu ” Türkiye ‘de Organ Naklinde Yaşanan Güncel Durum ve Sorunlar” konulu panel düzenlendi. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Organ Nakli Ünitesi Karaciğer Sorumlusu Doç. Dr. Deniz Balcı, panelde yaptığı konuşmada, vücutta geri dönülmez şekilde bir organ yerine iyi çalışan başka bir organın canlı ya da kadavradan alınarak hastaya nakledilmesinin “organ nakli” olarak tanımlandığını söyledi. Organ naklinin, son dönem organ yetmezliğinde dünyada altın standart olarak kabul edilen bir tedavi yöntemi olduğunu vurgulayan Balcı, dünyada ilk böbrek naklinin 1954, ilk pankreas naklinin 1966 ve ilk karaciğer naklinin ise 1967 yılında yapıldığını anlattı. 2000’li yıllardan itibaren de canlı vericiden nakillerin yapılmaya başlandığını dile getiren Balcı, en çok nakil yapılan ülkeler içerisinde Türkiye’nin orta sıralarda yer aldığını kaydetti.
Sağlık Bakanlığı’nın 2013 yılı verilerine göre Türkiye’de yaklaşık 30 bin kişinin organ nakli için sıra beklediğini ifade eden Balcı, geçen yıl toplam 4 bin 293 nakil gerçekleştirildiğini belirtti. Balcı, çok sayıda kişinin nakil sırasındayken hayatını kaybettiğine işaret ederek, “Karaciğer nakli için nakil bekleyenlerin yüzde 60’ı ve akciğer nakli için bekleyenlerin de yüzde 45’i bu süreçte hayatını kaybediyor” diye konuştu. Nakil sayılarının özellikle son 10 yıl içinde artış gösterdiğine dikkati çeken Balcı, “10 yıl içinde Türkiye’de kadavradan yapılan nakil sayısı 307’den 889’a çıktı. Canlıdan yapılan nakiller ise 438’den 3 bin 117’ye yükseldi” dedi.

EN FAZLA BAĞIŞ ANTALYA VE İZMİR’DE
En fazla organ bağışının Antalya ve İzmir bölgelerinde olduğunu belirten Balcı, 2013 yılında beyin ölümü bildirimi yapılan kişilerin yaklaşık yüzde 70’inin ailesinin organ bağışında bulunmadığını söyledi. Organ bağışının artırılabilmesi için halkın bilgilendirilmesinin çok önemli olduğunu kaydetti.

GERİ DÖNÜŞ MÜMKÜN DEĞİLAnkara Üniversitesi’nden Anestezi Uzmanı Dr. Çağıl Vural da organ bağışında beyin ölümü bildirimlerinin yapılmasının ve yoğun bakım hasta takibinin çok önemli olduğunu vurguladı. Yoğun bakımda takip edilen kafa travması, trafik kazası ve beyin ödemi nedeniyle tedavi gören hastaların potansiyel donör olabildiğini ifade eden Vural, vatandaşların beyin ölümü ile bitkisel hayat arasındaki farkı doğru bilmesi gerektiğini söyledi.
Vural, şunları kaydetti:
“Beyin ölümü halinde kişinin sadece kalbi atar. Çünkü, beynin kontrolü dışında kalp kendi kendine de atabilir, ancak bu kişi kendi başına nefes alıp veremez. Destek tedavisi kesildiğinde hasta kaybedilir. Bitkisel hayatta ise solunum vardır, hasta yıllarca bu şekilde yaşayabilir, hatta normal hayata dönebilir. Oysa, beyin ölümünde hasta geri dönüş mümkün değildir.”


SİZ DE YORUM YAPIN

Önceki yazıyı okuyun:
AstraZeneca, Pfizer’i neden reddetti?

AstraZeneca PLC, ABD'li ilaç devi Pfizer Inc.'nin 106 milyar dolarlık teklifini reddettikten 4 gün sonra satın alıma karşı yaptığı savunmada,...

Kapat