Türk doktor kanser hastalarına umut oldu
Milli Eğitim Bakanlığı bursuyla 6 yıl önce Türkiye’den ABD’ye gelen doktora öğrencisi Ercan Çaçan, rahim kanseri hastalarına umut olacak önemli bir çalışmaya imza attı.
ABD’nin önemli üç üniversitesinin ortak çalışmasıyla Çaçan’ın öncülüğünde yürütülen araştırmada, kanserli hücrelerin ilaçlara karşı oluşturduğu direncin nedeni olarak bu hücrelerde bulunan bir genin yeterince sentez edilememesi olduğu ifade edildi. Çaçan’ın bu konuda yayınladığı makale ise ülkedeki önde gelen bilim dergilerinden PLOS ONE’da yayımlandı.
Milli Eğitim Bakanlığı bursu ile ABD’ye giderek Georgia State Üniversitesi’nde Moleküler Biyoloji ve Genetik alanında doktora eğitimine devam eden Çaçan, rahim kanserinin kadınlarda en sık görülen ilk on kanser turu arasında yer aldığını belirtti. Çaçan, bu hastaların yüzde 60’nın 3-5 yıl içerisinde hastalığın üçüncü evresinde hayatlarını kaybettiğini ifade ederek, “Radyoterapi yada kemoterapi, rahim kanseri tedavisinde başlangıç aşamasında oldukça etkili olmakta. Ancak kanserli hücreler daha sonra bu tür tedavilere karşı direnç oluşturmaktadır. Bu da rahim kanserinin ölümcül olmasının başlıca sebebi olarak gösterilmektedir.” şeklinde konuştu.
“GENİN BASKILANMASI SONUCU DİRENÇ KAZANIYOR”
Araştırmada hastaların tedaviye cevap vermemesinde, tedaviye karşı direnç gösteren kanserli hücrelerde bulunan bir genin, yeteri kadar sentez edilememesinden kaynaklandığı belirten Çaçan, “RGS10 adı verilen bu genin hücrelerin hızlı büyümesini, çoğalmasını ve yayılmasını engellediğini ve dolayısıyla hücreye bir denge getirdiğini ancak bu genin özellikle kanserli hücrelerde baskılandığını” belirtti. Araştırmaya göre bu genin baskılanması sonucu kanserli hücre ilaç tedavisine karsı direnç kazanıyor ve buda kemoterapitik ilaçları işlevsiz bırakıyor.
YÜZDE 13’TEN 32’YE YÜKSELDİ
Çalışmada ayrıca, RGS10 geninin baskılanma sebebi olarak da epigenetik mekanizmaların yani DNA dizisindeki değişikliklerden kaynaklanmayan ama aynı zamanda irsi olan faktörlerin rol aldığı vurgulandı. Yapılan çalışmada ayrıca, bu epigenetik faktörlerden sadece birinin kanserli hücrelerde işlevsiz hale dönüştürülmeleri sayesinde kemoterapiye cevap veren dirençli kanser hücrelerinin yüzde 13’ten yüzde 32’ye yükseldiği belirtildi.