Kök hücreler artık herkes için ulaşılabilir olacak
Harvard Üniversitesi’nden bilimadamlarının Japon meslektaşları ile birlikte kök hücrelere benzer hücreler elde etmeye yönelik olarak gerçekleştirdikleri bilimsel çalışmanın sonuçları Nature Dergisi’nde yayımlandı.
Bilimadamları, devrim niteliğindeki söz konusu çalışmalarının sonucunda, sitrik asit yardımı ile çok daha kolay bir yöntem kullanarak normal yetişkin hücreleri yeniden programlamayı ve kök hücrelere benzer hücreler olan pluripotent hücreler elde etmeyi başardılar. Rusya’nın Sesi’nde yer alan habere göre; Söz konusu hücreleri kullanmak sureti ile istenilen doku ya da organı üretmek mümkün. Japon bilimadamı Shinya Yamanaka, 2012 yılında çok daha zor bir yöntem ile pluripotent hücreler elde etmeyi başardığı için Nobel ödülü almıştı. Harvard Üniversiteli bilim adamlarının Japon meslektaşları ile yaptıkları son çalışma, kök hücre alanında yepyeni bir atılım olmasının yanı sıra, aynı zamanda hücrelerin elde edilme sürecindeki maliyetleri de ciddi miktarda düşürecek.
Peki, bu çalışma insanlar için nasıl bir geleceğin kapsını açıyor? Kök hücrelerin laboratuar aşamasından çıkıp organlara dönüşmesi ve bu sayede pek çok hastalığın mucizevi bir şekilde tedavi edilebilmesi ne kadar bir zaman alacak?
Pluripotent hücrelerin son derece kolay ve düşük maliyetli bir yöntemle elde edilmesini sağladığı için söz konusu keşif oldukça önemlidir. Bu keşfin sağladığı imkanlar, doku ve organların rejenerasyonu; yani yenilenme olanakları noktasında ortaya çıkmaktadır. Körlük, Alzheimer hastalığı, müsküler distrofi tedavileri, gen düzeltme enstrümanları, kalıtımsal hastalıkların tedavisi, doku mühendisliği ürünlerinin üretimi, nakil işlemi için organ üretimi ve daha birçok önemli konu bu keşfin kapsama alanına girmektedir.
Ancak konuyla ilgili olarak açıklama yapan uzmanlar, seri organ üretiminin başlaması için daha çok zaman geçmesi gerektiği görüşünde. Konuyla ilgili olarak görüşlerine başvurduğumuz Rus İnsan Kök Hücre Enstitüsü Genel Müdürü Artur İsayev, söz konusu deneylerin fareler üzerinde başarılı olduğunu hatırlatarak, başlangıç aşaması için her şeyden önce insana ait pluripotent hücrelerin elde edilmesi gerektiğini ifade ediyor:
‘‘Birbirinden farklı tipteki dokuları üretmeye olanak tanıyan hücreleri elde etmeye olanak tanıyan yeni yöntem, çok daha kolay ve basit şartlara ihtiyaç duymakta ve kök hücre elde etme sürecinin maliyetini ciddi anlamda düşürmektedir. Hem ekonomik açıdan cazip, hem teknoloji bakımından sade ve kolaydır. Fakat bu yöntem henüz fare hücreleri üzerinde başarılı sonuçlar vermiştir. Türler arasında son derece önemli farklılıklar bulabileceğinden dolayı, insan hücreleri üzerinde de birtakım sonuçlar elde edilmesi gerektiği kanaatindyim. Eğer bu gerçekleşirse, o takdirde bu keşif, kişiselleştirilmiş hücre preparatlarının üretimi konusunda çok geniş olanakları da beraberinde getirecektir’’.
Peki, şu an neden sadece fareler yeni pati veya karaciğer elde edebilme şansına sahip? Artur İsayev bu konuya da açıklık getiriyor. Söz konusu çalışma konseptinin farelerdeki embriyonik kök hücreler ile bağlantılı olduğunu belirten bilimadamı, bu işlemin insan hücrelerine nazaran çok daha basit olduğunu; dolayısıyla fare hücrelerinin yeniden programlamasının daha kolay, insanın da dahil olduğu diğer türlerin hücrelerinin yeniden programlanmasının ise çok daha güç olduğunu sözlerine ekliyor.
Söz konusu yeni yöntemin yarattığı perspektifler küresel düzeyde yankı bulduğu için ilgili alandaki bilimsel araştırma ve deney faaliyetleri devam edecektir. Bu bağlamda, limon asidi olarak da bilinen sıradan sitrik asidin içinde 25 dakika bekletilen bir damla kandan pluripotent hücreler elde etmek, hem toplumsal, hem de bilimsel açıdan çok büyük bir sansasyon anlamına gelmektedir.