Bağışıklık sisteminin gücü sağlıklı bağırsaklardan geçiyor
Türkiye’de çocuk sağlığı konusundaki en önemli organizasyon kabul edilen Milli Pediatri Kongresi’nin 55.’si, 12-16 Ekim tarihleri arasında Antalya Rixos Otel’de düzenlendi. Koruyucu sağlık hizmetleri konusunda faaliyet gösteren Ferrosan, 55. Milli Pediatri Kongresi kapsamında çocuk sağlığına yönelik önemli noktalara dikkat çekmek üzere bir sempozyum düzenlendi.
Ferrosan’ın gerçekleştirdiği sempozyumda uzman hekimler özellikle bağışıklık sistemini güçlendiren probiyotikler hakkında son gelişmeleri paylaştılar. Sempozyumda, çocuk sağlığı konusunda Rusya’da ve dünyada yaptığı çalışmalar tanınan ve Avrupa Pediatri Derneğinin önemli isimlerinden biri olan Rus bilim insanı Prof. Dr. Leyla S. Namazova Baranova tıpta probiyotiklerin artan önemini vurguladı.
Rusya Bilim Merkezi Yardımcı Direktörü ve Koruyucu Çocuk Hekimliği ve Rehabilitasyon Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Leyla S. Namazova Baranova’nın yönettiği, Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Pediatrik Enfeksiyon Bölüm Başkanı Doç. Dr. Metehan Özen’in konuşmacı olduğu sempozyumda, çocukların ve her yaştaki kişilerin bağışıklık sistemini desteklerken çok çeşitli hastalıklardan korunmayı da sağlayan “probiyotikler ve prebiyotikler” ile ilgili yeni bilgiler aktarıldı. Ferrosan’ın sunduğu probiyotik esaslı besin takviyeleri Bifiform Damla, Bifiform Saşe ve Multi-tabs LGG Çiğneme Tabletleri’nin kullanım faydalarına da değinilen sempozyumda, Türk çocuk doktorları konuyla ilgili uluslararası çalışmalar hakkında da bilgilendirildi.
Prof. Dr. Leyla S. Namazova,
“Son yıllarda doğumlarda sezeryan kullanımının artması bebekleri doğum esnasında anneden alınan probiyotikten yoksun bırakıyor. Bununla beraber daha çok endüstriyel besinlerle besleniliyor olması ve Antibiyotik kullanımının fazlalaşması da bu durumu pekiştiriyor. Hastalıklara karşı güçlü durmak ve bağışıklık sistemini dengelemek için probiyotik takviyesinin önemi artık tüm dünyada kabul ediliyor”
dedi.
Namazova sadece Türkiye’de değil dünyada da antibiyotik kullanımının arttığına dikkatleri çekerek şunları söyledi:
“Rusya’da antibiyotik kullanımını azaltıcı çalışmalar yapmaya başladık. Yarı yarıya azalma var ama yine de bitiremedik. Antibiyotik verilecekse, ne kadar verileceğini çocukları teste tabi tutarak belirliyoruz. Burada en büyük problemimiz mikropların antibiyotiklere karşı direnç kazanması. Pek çok antibiyotiğe karşı direnç gelişmesine karşılık 20 yıldır yeni bir antibiyotik molekülü piyasaya çıkmıyor. Dünya Sağlık Örgütü de antibiyotik kullanımının önüne geçmeye çalışıyor. Ne kadar antibiyotik kullanıyorsak o kadar antibiyotiğe karşı direnç kazanıyoruz. Böylece daha çok hastalanıyoruz. Burada sorulması gereken en kritik soru şu: Bu işin dengesi nedir ve bu dengeyi nasıl sağlarız?”
Doç. Dr. Metehan Özen, antibiyotiğin hayat kurtardığına ancak gerekenden fazla kullanıldığına kaydederken şu sözleri kullandı:
“Antibiyotik bizim için yararlı bakterileri de yokediyor. Bu yüzden bağışıklık sistemimiz bozuluyor. Bağırsaklarımızdaki doğal flora bozulduğu için savunma sistemimiz çöküyor. Savunma sistemimiz 4-6 hafta arasında açık kalıyor. İyi bakteriler ölünce, dışarıdan gelen kötü bakteriler bağırsaklarımıza yapışıyor ve rahatlıkla kana karışıp hasta ediyor. İşte probiyotiğin önemi burada ortaya çıkıyor.”