AMATEM: Bizim yüzleri gülen çok sayıda kahramanımız var!

Alkol ve madde kullanımıyla mücadelede 29. yılını geride bırakan Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi İstanbul Alkol ve Madde Bağımlılığı Araştırma Tedavi ve Eğitim Merkezi (AMATEM), mücadelede başarılı olabilmek için aile ve toplumsal işbirliğini önemine işaret ediyor. İstanbul AMATEM Koordinatörü Doç. Dr. Cüneyt Evren, günümüzde giderek yaygınlaşan madde kullanımının sadece madde kullanan kişileri değil ailelerini, çevrelerini ve tüm toplumu ilgilendiren, önemli kayıplara neden olan ciddi bir hastalık olduğunu belirtiyor.

Evren,

“Madde kullanımı kişiyi tüketen, hayatını etkileyen, sağlığını ve sosyal ilişkilerini yıkan çok önemli bir hastalık. Medyada hep bu kişilerin hazin öykülerini duyuyoruz. Oysa bizim yüzleri gülen çok sayıda kahramanımız var, bağımlılık tedavi olabilen bir hastalıktır.”

dedi.

Kişinin maddeyi “bırakma isteği duyması” ve “karar vermesi”nin çok önemli olduğunu dile getiren Doç. Dr. Evren, atılması gereken ikinci adımın AMATEM gibi kurumlardan yardım alabilmesi ve bu dönemde aile ve çevreninde desteğini alabilmesi olduğuna dikkat çekti.

Yatan hasta sayısı 458

Her yıl AMATEM’e madde kullanımı nedeniyle binlerce kişinin başvurduğunu hatırlatan Evren, şunları aktardı:

“Bu yılın ilk 5 ayına göre alkol ve madde kullanımından dolayı yatan hasta sayımız 458. Bu dönemde polikliniklere tedavi için başvuran, ayaktan tedavi olan ve kontrollerine gelen hasta sayımız ise 10 bin 419’a ulaştı. Bu kişilerin tedavi süreçlerini psikiyatri uzmanları, aile hekimi uzmanı, psikolog, sağlık eğitimcisi, hemşire, sağlık memuru, sosyal çalışmacı ve diğer çalışanlardan oluşan bir ekiple gerçekleştiriyoruz.”

Alkol ve madde kullanım yaşının giderek düştüğünü de ifade eden Evren,

“Ülkemizde kullanım oranları, ABD ve Avrupa ile kıyaslandığında her açıdan daha düşük. Fakat ülkemizde de kullanım artıyor, kullanım yaşı giderek düşüyor ve AMATEM’e başvuran hastaların sayısı artıyor. Yatkınlığı olan kişilerin maddeye ulaşmadan kontrol altına alınmasında ailelere görevler düşüyor. Burada en önemlisi, ‘benim ve çocuğumun başına gelmez’ düşüncesidir. Bunun yanında çocukların çevresini, arkadaş ortamlarını, ruhsal durumlarını, değişiklikleri takip edilmelidir. Uygun iletişim kurmak da çok önemlidir. Ancak bu şekilde önlem alınabilir.”

diye konuştu.