Creasoup

Farmaskop - İlaç ve Sağlık Profesyonellerinin Dergisi

Farmaskop Ayın Konuğu
Prof. Dr. Vahit Özmen İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Ocak 2009

Meme kanseriyle mücadelede dev adım

Meme Sağlığı Derneği (MEMEDER), Türkiye’nin meme kanseri haritasını oluşturmak üzere en az 1 yıl sürmesi planlanan Meme Kanseri Erken Tanı ve Tarama Projesi’ne start verdi. İstanbul’da yer alan, nüfus ve ikamet kayıtlarının düzenli olarak tutulduğu ve Avrupa Birliği ödüllü tek ilçe Bahçeşehir’de başlatılan proje kapsamında, 40-69 yaşlarındaki yaklaşık altı bin kadına düzenli aralıklarla meme kanseri taraması yapılacak. İlk verilerin bir yıl sonra kamuoyuna sunulmasının planlandığı projenin koordinatörlüğünü, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vahit Özmen yürütüyor. İstanbul ve Marmara Üniversiteleri, Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi işbirliğiyle gerçekleştirilecek projenin bugüne kadar kendi alanında yapılan en kapsamlı bilimsel çalışma olacağını vurgulayan Prof. Dr. Özmen, erken tanının hayati önemine dair farkındalık yaratılması gerekliliğinin her fırsatta altını çiziyor. Aynı zamanda Sağlık Bakanlığı Ulusal Kanser Danışma Kurulu Üyesi ve bu kurulda Meme Kanseri Erken Tanı ve Tarama Kurulu Başkanı olan Prof. Dr. Özmen ile hem bu projenin ayrıntıları hem de ülkemizdeki diğer meme kanseri çalışmaları üzerine söyleştik.

MEMEDER’in başlattığı ve 10 yıllık dönemi içeren projenin ülkemiz açısından önemi nedir? Meme kanseri gerek dünyada gerek Türkiye’de, kadın-erkek ayrı ele alındığında en sık görülen kanser türü; birlikte ele alındığında ise ilk sırada yer alan akciğer kanserinden sonra geliyor. Bu hastalık, diğer birkaç kanser türü gibi erken tanı konulduğunda tedavi edilebiliyor. Hem memenin korunması hem de erken tanı sayesinde hastanın yaşamının kurtulması mümkün. Erken tanı için öncelikle kadınların bu konuda bilinçlendirilmesi yani meme kanserinin fakındalığının oluşturulması şart. Kadınların, bu kanserin kadınlarda en sık görülen kanser olduğunu ve meme kanserini erken yakalayabilmek için neler yapılması gerektiğini bilmeleri lazım. Bu farkındalık yaratıldıktan sonra, üç tarama yönteminin uygulanmasına geçilmeli. Bunlardan biri, 20 yaşından sonra yapılmaya başlanan ve ömür boyu yapılması gereken kendi kendine muayene. İkinci tarama yöntemi, bu konuyla ilgilenen uzmanlara düzenli aralıklarla (20-40 yaşlarında üç yılda bir, 40 yaşından sonra yılda bir) gidilmesi. Üçüncü yöntem olarak da, meme kanserinde ölümleri azalttığı ve erken tanıyı sağladığı kanıtlanmış mamografiyi öneriyoruz.

Meme kanserine ilişkin farkındalığın ülkemizde de oluşturularak kadınların bilinçlendirilmesi adına, Avrupa Birliği (AB) ödüllü, iyi bir altyapıya sahip ve yeterli dataya hızla ulaşabileceğimiz bir merkez olan Bahçeşehir’de iki ayrı proje hazırladık. İlk projemiz, merkezi Washington Seattle’da bulunan, benim de meme cerrahisi uzmanı olarak katıldığım The Breast Health Global Initiative tarafından 25 bin dolarlık bir ödüle layık görülen anket çalışması. Bu proje kapsamında bin kadına anketörler aracılığıyla ulaşarak, hazırladığımız yüzün üzerindeki soruyla kadınlarımızın meme kanserinin ne kadar farkında olduklarını araştırdık. Söz konusu çalışmayla ayrıca, anket yaptığımız kadınların tarama yöntemlerini uygulayıp uygulamadığını, mamografi çektirip çektirmeme gerekçelerini ve aile üyeleri, akrabaları ya da komşuları arasında meme kanseri hastalarının olup olmadığını öğrendik. Geçen Mart ayının ilk yarısında gerçekleşen bu geniş çaplı çalışma kapsamında birtakım istatistiksel verilerin değerlendirmesini tamamlamak üzereyiz. İlk verileri birkaç uluslararası kongrede sunduk; yakında uluslararası bir makale yayımlayıp çalışmayı tekrar sunmaya hazırlanıyoruz.

İkinci çalışmamız olan Meme Kanseri Erken Tanı ve Tarama Projesi ise en az 11 yıl sürecek.  Bu projemizi de, özellikle yurtiçinden ve ayrıca yurtdışından sponsor bularak yine Bahçeşehir’de başlattık. Hiçbir şikâyeti olmayan 40-69 yaşlarındaki kadınlara meme kanseri muayenesi ve en gelişmiş dijital mamografi cihazıyla tarama yapacağız. Bu projenin uzun vadeli olması, ancak bilimsel bir sonuç almaya yönelik bir hedef; altı bin civarındaki kadına düzenli aralıklarla meme kanseri taraması yaparak kaçında meme kanserini erken yakalayabileceğimizi tespit etmeyi ve Türkiye’de gerçek meme kanseri sıklığını ortaya koymayı hedefliyoruz.

Böyle bir proje ülkemizde ilk kez gerçekleştiriliyor. Aynı zamanda Sağlık Bakanlığı Ulusal Kanser Danışma Kurulu Üyesi ve bu kurulda Meme Kanseri Erken Tanı ve Tarama Kurulu Başkanı olarak şunu belirtmek istiyorum: 81 ilde kurulan 84 Kanser Erken Teşhis ve Tarama Merkezi’nde (KETEM) meme kanserinin erken tanısına çalışılıyor. Ancak bu merkezler ya da bizim İstanbul Sağlık Müdürlüğü ile İstanbul’da 14 eğitim ve araştırma hastanesinde kurduğumuz meme polikliniklerinde oportünistik tarama yapılıyor. Bizse daha önceden planladığımız bu projeye, adres ve telefonları kayıtlı kadınları davet ederek bilimsel bir program yürüteceğiz. Proje bu anlamda bir ilk niteliği taşıyor. Bu sayede Türkiye’nin bir popülasyonunda, belirli bir tarama sürecinde ne kadar sıklıkta meme kanseri olduğu görülebilecek. Çalışmanın ilk sonuçlarını bir yıl sonra kamuoyuna sunmayı hedefliyoruz.

Türkiye’de erken teşhise yönelik başka ne tip çalışmalar yapılıyor? Ülkemizde, Kanser Savaş Daire Başkanlığı, üniversiteler, kurucularından olduğum ve yönetim kurulunda yer aldığım Ulusal Meme Hastalıkları Federasyonu ile sponsor firmaların işbirliğiyle kadınlara yönelik hazırlanan eğitim toplantıları yapılıyor. Bu toplantılar serisinden biri “Annemle Biz Kanseri Yeneriz” projesi kapsamında gerçekleştiriliyor. Ayrıca yine bilinçlendirme amaçlı, Türkiye Bisiklet Federasyonu ile ortak yapılan “Mavi Bisiklet” projesi var.

Bu tür kampanyaların geniş kesimlerde çok etkili olarak amacına ulaşacağına ve batı toplumları standardında bir erken evre düzeyine kavuşacağımıza inanıyoruz. ABD’de ilk kez 1963’te başlatılan Health Insurance Plan of Greater New York (HIP) çalışması, 45 yıldır meme kanseri taraması yapıyor. AB, 70’li yıllardan itibaren üye ülkelerde meme kanserinin erken tanısına yönelik tarama programı uyguluyor. İsveç’te dört ayrı yerel yönetim bölgesinde, İngiltere’de Nottingham’da bu tür çalışmalar var. İşte Bahçeşehir’de başlattığımız çalışma da, bu örneklere benzer düzeyde bulunuyor.

Projemizi, meme kanseri tanısı almış, tedavi görmüş ve bu hastalığı yenmiş kadınlarımızla birlikte kurduğumuz MEMEDER aracılığıyla yürütüyoruz. MEMEDER, bir sivil toplum örgütü; bu hastalığın erken tanısının konulması ve yenilebilmesi için diğer kadınlara yardım etmeyi amaçlamış kadınların yer aldığı bir dernek. Derneğin yönetiminde, konuya ilişkin çok etkin fonksiyonları olan gönüllüler var. Meme kanseriyle çok uzun süredir uğraşan bir meme cerrahı olarak bu gönüllüleri çok cesur buluyorum. Yıllardır Türkiye’de bu tür de


SİZ DE YORUM YAPIN

Önceki yazıyı okuyun:
Kanser tedavisinde son nokta: Hedefe yönelik tedavi

Hedefe yönelik tedaviler milyonlarca kanser hastası için yeni bir umut sunuyor. Özellikle ileri evre kanserlerde, kanserli hücrelerin çoğalmasını ve hayatta...

Kapat