Creasoup

Farmaskop - İlaç ve Sağlık Profesyonellerinin Dergisi

8 Mayıs 2009, Cuma 18:08

Liberal ekonomide özel sağlık sektörüne müdahale

Değerli Farmaskop okuyucuları; bu köşede sizlerle çok uzun bir süredir sağlık ekonomisinin ağırlıklı olarak ilaç ile ilgili uygulamalarını paylaşıyorum. Geçtiğimiz sayılarda, farmakoekonomi, ekonomik değerlendirme, sağlık sonuçlarının ölçülmesi, maliyetlerin belirlenmesi ve geri ödeme gibi konular üzerinde durmuştum. Geçen hafta katıldığım ve özel sağlık sektörünün sorunlarını tartışmayı amaçlayan bir toplantıda hem kamu hem de özel sektör temsilcilerinin yaptıkları konuşmalarda, sağlıkla ilgili bazı çok temel kavramların açıklığa kavuşturulması gerektiği dikkatimi çekti. Bu sayıda ve önümüzdeki sayılarda bu konu üzerinde durmak istiyorum.
 
Toplantıya katılan kamu temsilcilerinin en önemli vurgusu, özel sektör ile kamunun sağlık hizmetlerinin sunumunda aynı tarafta oldukları ve özellikle yoksul hastaların sağlık hizmetlerinin karşılanması konusu etrafında birleşmeleri gerektiği oldu. Bu çerçevede, özel sağlık hizmeti sunucularının talep ettiği % 30 oranında katılım payının daha yukarılara çekilmesinin mümkün olmadığı ve özellikle frekansı yüksek sağlık hizmetlerinin fiyatlarının maliyetlerini yansıtacak şekilde artırılmasının söz konusu olmadığı dile getirildi. Özel sektör temsilcileri ise temel olarak, fiyatların hizmetlerin maliyetini yansıtacak şekilde düzenlenmesi, % 30 katılım payının % 100’e kadar yükseltilmesi, hastanelerin sınıflandırılmasına ilişkin çalışmalara son verilmesi gibi taleplerde bulundular ve temel olarak liberal ekonominin işleyişi içinde kamunun özel sektörün işleyişine müdahale etmemesi gerektiğini dile getirdiler.
 
Yukarıda kısaca özetlenen talep ve görüşlerin, sağlık hizmetleri ve sağlık sektörüyle ilgili bugüne kadar gelişmiş teorik çerçeve ile çeliştiği birçok nokta bulunuyor. Bunların ilki, özel sektörün sağlık sektöründeki rolü… Özel sektörün, ister sağlık sektöründe olsun ister başka bir sektörde olsun temel amacı kâr etmektir. Elbette kâr amacı gütmeyen ve kamunun dışında faaliyet gösteren örneğin vakıflar gibi kurumlar da bulunmaktadır. Ancak bu kurumlar da kâr etmeseler bile en azından gelirleri ile giderlerini karşılamaları gerekmektedir. Bu kurumlar, verdikleri hizmetlerden elde ettikleri gelir fazlasını faaliyetlerini geliştirmek ya da daha geniş gruplara ulaşmak için harcayabilirler. Diğer yandan, özel sağlık sektörünün önemli bir bölümünü oluşturan kurumların temel amacı kâr etmektir. Bir başka ifade ile bu kurumlara sosyal bir görev olan yoksulların sağlık hizmetlerini karşılama görevini yüklemek kuruluş amaçları ile çelişkili bir durum ortaya koymaktadır. Bu görev tamamen devletin sorumluluğundadır. Devlet bu sorumluluğunu yerine getirirken özel sektörden hizmet satın alabilir ancak bu hizmet ile ilgili düzenlemeler kendi sorumluluğunu özel sektöre devretme şeklinde gerçekleşemez.
 
Toplantıda öne sürülen ve hem özel hem de kamu sağlık sektöründeki birçok temsilci tarafından dile getirilen diğer bir konu, sağlık hizmetlerinin sunumunda kamu ve özel sektörün aynı tarafta yer aldığı konusu oldu. Sağlık sektöründe tarafların rolleri ve sorumlulukları oldukça belirgindir. Sağlık Bakanlığı, geri ödeme kurumu, sağlık hizmetlerini sunanlar, ilaç firmaları, ilaç dağıtıcıları, tıbbi malzeme üreticileri ve satıcıları, sağlık personeli, hastalar ve diğerleri bu taraflar arasında sayılabilir. Bu tarafların zaman zaman birbirleri ile çatışan öncelikleri ve çıkarları söz konusudur. Bu nedenle sağlık hizmetlerinin sunumunda bir masa etrafına oturduklarında aynı tarafta bulunmaları söz konusu değildir. Bu taleplerin hem ilgili tarafların çıkarlarını maksimize edecek hem de toplumun sağlığını geliştirecek şekilde karşılanması için bu etkileşimi düzenleyen bir mekanizmanın bulunması gereklidir ki bu, temelde kamunun sorumluluğudur. Ancak tarafların tümü, kendileri için en iyi sonucu elde edebilecekleri bir uzlaşma sürecine girmeyi ve bu süreç sonunda en büyük kazanımı en az hasarla elde etmeyi hedeflerler. Bu nedenle sağlık hizmetlerinin sunumu ile ilgili olarak kamu ve özel sektörün aynı tarafta olması söz konusu değildir.
 
Toplantıda özel sektör temsilcileri tarafından zaman zaman açık, zaman zaman da üstü kapalı dile getirilen bir başka konu da liberal ekonomide özel sektöre müdahale edilmesinin doğru olmadığı ve özel sektörün hizmet sunumunda, yatırım kararlarında ve hizmetlerin fiyatlarının ve katılım paylarının belirlenmesinde serbest bırakılması gerektiği teziydi. Sağlık hizmetlerinin kendine özgü özellikleri, bu tezin geçerliliğinin sorgulanmasını gerektirmektedir. Dünyadaki en liberal sağlık sistemlerinde dâhi sağlık piyasasını düzenleyen kurallar bulunmaktadır. Bu kurallar her ülkenin genel siyasi yapısına, ekonomik gelişimine, kültürel özelliklerine, sağlık hizmetlerinin gelişim şekline ve kamu ve özel sektörün rollerini paylaşım şekline göre değişmekle birlikte herhangi bir şekilde piyasaya müdahale muhakkak söz konusudur.
 
Bir sonraki yazımda sağlık sektörünün bu kendine özgü özellikleri üzerinde duracağım.
 

SİZ DE YORUM YAPIN