Akciğer yüksek tansiyonuna çare geliyor
Ölümcül akciğer yüksek tansiyonu (pulmoner hipertansiyon) hastalığının nedeninin ve tedavisinin belirlenmesine yönelik Türkiye’deki ilk deneysel çalışma, Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Genom ve Kök Hücre Merkezi’nde (GENKÖK) başladı.
ERÜ’den Prof. Dr. Halit Canatan, Doç. Dr. Metin Aytekin, Doç. Dr. Nihat Kalay ve Yard. Doç. Dr. Çağrı Şakalar’ın birlikte çalıştığı projenin danışmanlığını ise ABD’nin Ohio eyaletinde bulunan Cleveland Clinic hastanesinden Prof. Dr. Raed Dweik yapıyor.
GENKÖK Müdür Yardımcısı ve Proje Yürütücüsü Doç. Dr. Metin Aytekin, hastalığın akciğerlerde bulunan arter damarların daralması sonucu ortaya çıktığını söyledi.
Damarların daralması sonucu kalbin vücuttan gelen kanı akciğerlere pompalamakta zorlandığını ve ortaya çıkan direnç karşısında kalbin sağ tarafında büyüme meydana geldiğini ifade eden Aytekin, “akciğer yüksek tansiyonu özellikle sebebi belli olmayan formu, oldukça hızlı ilerleyen ve kalbin sağ tarafının yetersizliğinden dolayı erken ölümle sonuçlanan tehlikeli bir hastalıktır. Bu hastalığa sebep olan etkenler ise henüz tam olarak bilinmemektedir. Bu nedenle her yıl birçok kişi hayatını kaybetmektedir” diye konuştu.
Aytekin, akciğer yüksek tansiyonuna kadınlarda sık rastlandığına dikkati çekerek, görülme oranının azlığından dolayı doktorların tanı koymakta güçlük çekebildiklerini kaydetti.
GENKÖK’te bu hastalığın nedeni belli olmayan formu üzerinde çalışmaya başladıklarını vurgulan Aytekin, şöyle devam etti:
“Mesela AIDS hastalığının, virüslerin ya da bazı kalp hastalıklarının neden olduğu akciğer yüksek tansiyonu akciğer yüksek tansiyonu var ama biz bunun sebebi belli olmayan formu üzerinde çalışıyoruz. Maalesef çok tehlikeli bir hastalık ve çok hızlı ilerliyor. Şu an tek tedavisi akciğer nakli. Bunun yanında bir takım ilaçlar var ama bunlar da hastalığı yavaşlatmaya yönelik. Fakat bu ilaçlar da her hastada aynı etkiyi göstermiyor. Dolayısıyla hastaların tek umudu akciğer nakli.”
“ABD’DE İNSAN AKCİĞERLERİ ÜZERİNE ÇALIŞTIK”
Bu konuda Cleveland Clinic hastanesinde insan akciğerleri üzerinde çalıştıklarını ifade eden Aytekin, şöyle konuştu:
“Akciğerler bize geliyordu ve bunlardan hücreleri izole edip anormallikleri ortaya çıkarmaya çalışıyorduk ancak şöyle bir handikap vardı; akciğerler bize ya hasta organlarını bağışlamışsa öldükten sonra geliyordu ya da akciğer nakli sonrasında geliyordu. Durum böyle olunca elde ettiğimiz veriler, bilgiler hastalığın son evresi hakkında bize ışık tutuyordu. Bu nedenle hastalığın ilk evresi hakkında çok fazla bir bilgimiz yok. İşte deney hayvanları bu yüzden çok önemli. TÜBİTAK’tan aldığımız projeyle sıçanlarda pulmoner hipertansiyon oluşturup, ilk evresinden son evresine özellikle bu hastalığın patolojisinde çok önemli olduğunu düşündüğüm hücreler arası sıvı ya da matriks dediğimiz sıvının bu hastalığın oluşmasında rolü var mı yok mu bunu öğrenmek istiyoruz.”
Aytekin, Türkiye’de bu konuda daha çok hastalardan alınan bilgilerle klinik çalışmalar yapıldığına işaret ederek, deneysel anlamda sıçanlarla pulmoner hipertansiyon üzerine çalışılan bir laboratuvar olmadığını anlattı.
Projenin 3 yıl süreceğini dile getiren Aytekin, TÜBİTAK’ın çalışmalara 412 bin lira da maddi destek sağladığını sözlerine ekledi.