İlaç sektörünün gözü AB-ABD pazarlıklarında
Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği arasında, dünyanın en büyük ticaret anlaşması konusundaki görüşmeler kapalı kapılar ardında sürüyor.
Gündemdeki konulardan biri ilaç sektörü. Halihazırda Amerika’da onaylanan bir ilacın Avrupa’da piyasaya sürülmesi iki yılı bulabiliyor. Umulan, taraflar arasında ticareti güçleştiren sorunların aşılması ve yatırımın kolaylaştırılması.
Dr. Udai Banerji Londra yakınlarındaki kanser araştırmaları merkezinin önde gelen uzmanlarından.
BBC’nin haberine göre; ilaç geliştirme alanında çalışan Dr. Banerji, bugünlerde hemen tüm büyük projelerin Avrupalı ve Amerikalı bilim insanlarının ortaklaşa yaptıklarını anlatıyor ancak ABD hükümetinin ve Avrupa Birliği’nin ruhsat uygulaması birbirinden farklı. Bir tarafta onaylanan bir ilacın diğerinde kabul görmesi öncesinde bir dizi teste tabi tutulması gerekiyor. Bu da yeni bir ilaca ihtiyaç duyan hastaların beklemesi anlamına geliyor.
Dr. Udai Banerji, klinik kullanım öncesi pek çok ilacın keşfi hem ABD hem de İngiltere’deki laboratuvarlarda yürütülen ortak programların sonucu olduğunu belirtiyor. İlaçların klinik denemeleri de Atlantik’in her iki yakasında yapıldığını ve iki tarafta da testlere tabi tutulan hastalar bulunduğuna değiniyor.
İş bir ilacın kayıt altına alınması geldiğinde birden fazla düzenleme kurumuna başvurulmak durumunda kalınıyor.
İlaç ruhsatı ABD’de Gıda ve İlaç dairesi (FDA) Avrupa da ise Avrupa Tıbbi Ürünler Ajansı tarafından sağlanıyor.
Ruhsat alım süreci ise epey pahalı. Bioteknoloji alanında çalışan küçük firmalar yeni bir ilaç geliştirdiklerinde her iki kuruma birden başvuracak bütçeyi bulamıyorlar. Pek çoğu başvurularında sorun yaşıyor.
Bu durum hastaları öfkelendiriyor ilaç firmalarını da zarara uğratıyor.
Peki yeni ilaçlara onay sürecinde yeni sistem kurulamaz mi?
Dr. Richard Bax serbest ticaret görüşmelerinde bu önemli yeni ilaçlara hızla onay verilmesinin gündemde olduğunu söylüyor.
Bu tür bir uzlaşmanın şimdilik sadece kanser ve HİVle mücadele ilaçları için sağlanabildiğini belirtiyor.