Eczacılar dopingle mücadelenin merkezinde
Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gümüşel, “Dopingte kullanılan maddelerinin büyük çoğunluğu ilaç olduğuna göre eczacılar dopingle mücadelenin tam merkezindedir, merkezinde olmalıdır” dedi.
Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bülent Gümüşel, yaptığı açıklamada, doping olarak kullanılan maddelerinin büyük çoğunluğunun ilaç olduğuna dikkati çekerek, “Bu nedenle eczacılar dopingle mücadelenin tam merkezindedir, merkezinde olmalıdır. İlaçların bir numaralı sorumlusu eczacılardır. Dolayısıyla eczacılar, eczanelerinde, hastanelerde, çalıştıkları her yerde mutlaka bu işin farkında olmalı ve ona göre davranmalıdır” diye konuştu.
Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlanan ilaçların bakanlık talimatıyla mutlaka reçeteli satılması gerektiğini belirten Gümüşel, her meslek grubunda olduğu gibi eczacılıkta da suistimallerin söz konusu olabileceğini dile getirdi.
İlaç satışında reçete kurallarına uyulmasının, dopingle mücadelede çok önemli bir yer teşkil ettiğine değinen Gümüşel, “Bu, ilaçların yanlış kişilerin eline geçmesini engelleyecektir. Her meslekte sıkıntı veren kişiler olabilir ama bir meslek grubunu, üstelik eczacılar gibi insan üstü hizmet veren bir meslek grubunu, dopingin bir numarası olarak göstermek yanlış. Ortada bir suistimal varsa bu kişiler gerekli yerler tarafından cezalandırılır” ifadelerini kullandı.
Stimulanlar ve anabolik steroidler gibi kasların gelişmesini sağlayan birçok maddenin eczanelerde satıldığına dikkati çeken Gümüşel, sözlerine şöyle devam etti:
“Bunu kontrol edecek ilk kişi eczacının kendisidir. Bunun yanında üniversitelerin, bu mücadelede çok önemli bir yer teşkil etmek zorunda. Üniversitelerin temel fonksiyonu eğitim, araştırma ve hizmet üretmektir. Hacettepe Üniversitesi, 1989 yılında Spor Genel Müdürlüğü ile yaptığı protokolle, Türkiye’nin ilk ve tek doping kontrol merkezinin kurulmasına aracılık etmiştir. Dopingle mücadele bir Ar-Ge çalışması gerektirir. Mücadelede kullanılan analitik yöntemler, bu yöntemlerin geliştirilmesi, analitik cihaz ihtiyacı, referans maddelerin sentezlenip üretilmesi, eğitimler, Ar-Ge ile olur ve bu, ancak üniversitelerde yapılabilir.”
“Türkiye bu konuda gerçekten dibe vurdu”
Gümüşel, amacın, sporcunun spora başladığı ilk günden son gününe kadar temiz kalmasını sağlamak olduğunu anlatarak, “Bunun için de doktorundan hemşiresine, antrenöründen sporcusuna kadar herkes eğitilmeli. Bu da yine üniversitelerin önemini öne çıkarıyor” dedi.
“Gençlik ve Spor Bakanlığı destek verdiği sürece bu doping illetinden kurtuluruz” diyen Gümüşel, “Sporcu son zamanlarda bir para kazanma makinesi olarak görülmeye başlandı. Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan’ın dile getirdiği gibi bir sıçrama yapmak için dibe vurmak gerekir. Türkiye, bu konuda gerçekten dibe vurdu ancak çok güçlü bir şekilde yeniden sıçrayacaktır. Derece almak önemli değil, önemli olan sporu temiz yapmak. Türk sporcusunun bu noktaya gelmesi gerek” ifadelerini kullandı.
Devletin, anayasal hakkını sporcuya da vereceğini kaydeden Gümüşel, “Kişinin sağlığını koruma sözünün içinde dopingle mücadele de yer alır. Devlet, kişiye sağlığını koruma sözü veriyorsa, sporcuyu da dopingten korumakla yükümlüdür. Bu işe ilaç sektöründen başlamak gerekiyor. Amerika’daki gibi ilaçların kullanım talimatlarına mutlaka ‘doping testlerinde pozitif sonuç verir’ uyarısı yazılmalıdır. Eczacının ilacı verirken hastayı bilinçlendirmesi gerekiyor. Eczacılar Birliği, eczacılara dopingle mücadele konusunda bilgi aktarımı yapmalı. 25 bin meslek çalışanı var. Planlı bir eğitim semineri ile bu yapılabilir” diye konuştu.
“Doping öldürür”
Gümüşel, gelişmiş ülkelerde profesyonel sporcuların sağlık ekiplerinin bulunduğunu, ancak Türkiye’de henüz böyle bir sistem oturtulamadığını vurgulayarak, “Yurt dışında sporcunun kullanacağı her ilaç doktoru tarafından kontrol edilir. Bizde böyle bir şey olmadığı için hasta kullanım talimatlarında uyarı bulunması çok önemli. Sağlık Bakanlığı İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun bu konuda en kısa sürede bir çalışma yapacağına inanıyorum” dedi.
Sporculara sağlıklarını kaybetme tehlikesi konusunda uyarıda bulunan Gümüşel, sözlerini şöyle tamamladı:
“Sağlık demek her şey demek. İnsanın sağlığı bozulduktan sonra istediği yerde şampiyon olsun, istediği ödülü kazansın, ne önemi var. Sporcu kardeşlerimiz, kendisinin aldığı ilaçlara ya da kendisine verilen tüm maddelere şüphe ile yaklaşmalı. Bu işin sonunun, mutlaka ya yakalanmayla ya da sağlığını kaybetmeyle sonuçlanabileceğini bilmelidirler. Performanslarını, yaşam tarzı, antrenman ve doğru beslenmeyle artırmaya çalışmalılar. Onlara son sözüm, doping öldürür.”