Adliyede biriken dosyaların sayısını azaltmak ve doktor açığını gidermek için Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tercih kılavuzunda değişikliğe gitti. Bugün gazetesi’nin haberine göre; Tıp fakültelerine 2 bin 491, hukuk fakültelerine de 3 bin 370 ek kontenjan getirildi. Böylece tıp fakültelerinin toplam kontenjanı 11 bin 936’ya, hukuk fakültelerinin de 15 bin 420’ye yükseldi.
ÖSYM’nin bu uygulaması akademik camia ve bakanlık arasında tartışmaya yol açtı. Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Akif Aydın, kontenjanların hızla artırılmasının doğru olmadığını belirterek şunları söyledi: “Bir taraftan dışarıda kimse kalmasın isteniyor öte taraftan da kalite muhafaza edilsin deniliyor. Eğer ‘Dışarıda kimse kalmasın’ diyorsanız, mutlaka kaliteden ödün vereceksiniz. Hukuk fakültelerinde yetişmiş öğretim üyesi problemi var. Türkiye’de öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı normalin üzerinde. İster istemez bu kaliteyi düşürecek.”
‘MEZUNLAR İŞ BULMAKTA ZORLANACAK’
Devletteki hukuk fakültelerinin giderek zayıfladığını söyleyen Prof. Aydın, öğretim kadrosunun iyi olduğu vakıf üniversitelerinde ise öğrenci seviyesinin düştüğü tespitinde bulundu. Aydın, “Sayıdan vazgeçip kaliteye önem verirsek orta ve uzun vadede daha doğru işler yaparız” dedi.
Fatih Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Kaşıkçı da uzun vadede hukuk fakültelerinin çok öğrenci mezun etmesinin Türkiye’nin ihtiyacının üstünde olacağını iddia etti. Herhangi bir planlama yapılmadan kontenjan artırıldığını öne süren Kaşıkçı, “Sadece talebe bakarak, ‘hukuk fakülteleri mezunları iş bulabiliyor’ diyerek kontenjan artırımına gidildi. 5-6 yıl sonra çok sayıda işsiz hukuk fakültesi mezunlarının sokakta dolaşacağını düşünüyorum. Mezunlar için iş bulmak her zamankinden daha zor olacak” şeklinde konuştu.
‘YATAK SAYISI VE ÖĞRETİM KADROSU EĞİTİME UYGUN’
Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Şencan, ise eğitim kalitesinin sadece kontenjanla ölçülemeyeceğini savundu. Şencan şunları söyledi: “Kontenjan iki şeyi beraberinde getirir: Fiziksel mekan ve eğitimci sayısı.
Şu anda Türkiye’de öğrenci başına düşen eğitimci sayısı birçok ülkeden daha iyi. Bu açıdan Avrupa ülkeleriyle kıyaslanabilir durumdayız. Dolayısıyla eğitimci başına düşen öğrenci sayısında önemli bir artış yok.Mevcut tıp fakültelerimizin hepsi, yatak durumu ve öğretim kadrosu açısından eğitimini sürdürmeye yeterli. Kontenjanlar da hedeflenen noktaya gelindi. Artık daha fazla kontenjan artırımı yapmayacağız. O yüzden problem olacağını düşünmüyoruz.”
Sosyal yapı alt üst olur
Prof. Dr. Özdemir Aktan-Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı: OECD ülkelerinde bin nüfusa 3 hekim düşerken bizde bu rakam 1,7 civarında. Buna bakarak ‘Bize bu kadar hekim gerekli’ deniyor. Halbuki bizdeki standartların hiçbiri OECD’ye uymuyor. 4-5 sene önce tıp fakültelerine alınan öğrenci sayısı 6 bin 500 iken bugün 13 bin 500’e çıktı. Doğal olarak kalite sorunu ortaya çıktı. Yeni açılan fakültelerin yetersiz olduğunu herkes görüyor.
TIP EĞİTİMİ DARBE YEDİ
Önceki durum da iyi değildi. Daha fazlası açılınca tıp eğitimi adeta darbe yedi. Bu durum ileriki yıllarda Türkiye’nin sosyal yapısını alt üst edecek. Çünkü kaliteyi gözardı etmek büyük problem. Bugün Türkiye’de işsiz hekim yok ama kontenjan artırımı yüzünden ileride işsiz doktorlar ordusu oluşacak.
BİZE SORMALARI LAZIMDI
Prof. Dr. Hasan Fevzi Batırel-Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı: Biz Marmara Üniversitesi olarak daha önce 130 öğrenci kabul ederken şimdi kontenjan bir anda 170’e çıktı. Tabi bu bizi fiziki olarak biraz zorladı. Neyse ki imkanlarımız geliştiği için bir nebze olsun sorunu giderebildik. Bunun daha iyi bir şekilde planlanması ve fakültelerin görüşlerinin alınması lazımdı. Öte yandan eğitimde kaliteyi düşürme riski ortaya çıktı.