Uz. Dr. Latif Alpkan, psikiyatristleri uyardı: “Biz hekimiz, hakim değiliz”
Psikiyatride karşılaşılan etik ve bağlantılı hukuki sorunların değerlendirildiği “2. Psikiyatride Etik ve Hukuki Sorunlar Sempozyumu” 1-2 Şubat tarihlerinde Bakırköy Pof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi (BRSHH) Mazhar Osman Eğitim ve Toplantı Salonu’nda gerçekleştirildi.
BRSHH ve Tıp Etiği ve Tıp Hukuku Derneği tarafından düzenlenen sempozyumda, Türkiye’nin en ünlü psikiyatrist, tıp etikçisi ve hukukçuları iki gün boyunca konuyla ilgili tebliğler sundu.
Sempozyumun onursal başkanlığını BRSHH Başhekimi Doç. Dr. Erhan Kurt’la Tıp Etiği ve Tıp Hukuku Derneği Başkanı Prof. Dr. Ayşegül Erdemir Demirhan yaptı.
Gizlilik ve sır konusunda hassasiyet şart
“Medeni Hukukla İlgili Psikiyatrik Değerlendirmelerde Etik İlkeler ve Karşılaşılan Sorunlar” konusunda bir tebliğ sunan Uz. Dr. Latif Alpkan, Medeni Kanun’un konuyla ilgili maddelerinden yola çıkarak bilirkişilik yaparken pratikte karşılaşılan sorunlara değindi.
Alpkan, 65 yaş üzerindeki kişiler için taşınmaz mal alışverişi, vasiyetname düzenleme, mal bağışlama gibi konularda fiili ehliyet raporu için psikiyatristlerin bilirkişiliğine başvurulduğunu belirtti. Bunların dışında her yaşta vasiyet düzenleme, 17 yaşından küçüklerin ve ileri yaşlarda evlenmek isteyenlerin de evlilik ehliyeti için psikiyatristlere gönderildiğini vurgulayan Alpkan, butlan ve vesayet konularında da psikiyatristlerin bilirkişiliğine başvurulduğunu söyledi.
Hastalarının kimseyle paylaşmadıkları sorunlarını kendileriyle paylaştığını belirten Alpkan, hekimler olarak bu kayıtları dikkatle kullanmaları, hastadan onay almaları ve gizlilik ve sır konularına hassasiyet göstermeleri gerektiğini anlattı. Alpkan, “Psikiyatristlerin hüküm vermemesi, sadece bilirkişilik görevlerini yapmaları gerekir; biz hekimiz, hakim değiliz” dedi.
Adaletin tecellisine yardımcı olmalıyız
Uzm. Dr. Fatih Öncü ise, “Adli Psikiyatride Gizlilik ve Etik” konulu sunumunda, ülkemizde adli psikiyatrinin henüz yan dal olarak görülmeyip, psikiyatrinin bir alt dalı olarak kabul edildiğini söyledi. Öncü, adli psikiyatrinin bilirkişilik ve zorunlu tedavilerde de görevlerinin olduğundan söz ederek, genel psikiyatriden önemli farklılıkları olduğunu söyledi. Öncü, “Bu konuda bilirkişilik yaparken, adaletin gerçekleşmesine yardımcı bir kişi, mahkeme için bilgiler toplayan bir uzman olmalı” dedi. Öncü, adli psikiyatride ceza davalarında sır ya da gizliliğin olamadığını, hekimin bildirme yükümlülüğünde olduğunu, ama diğer davalarda bu kadar açık hükmün yer almadığını belirterek, sadece hastanın onayı durumunda veya yasal zorunluluklar nedeniyle gizli bilgilerin açıklanacağını, kişinin ölümünde de sır saklamanın geçerli olduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Nil Sarı, “19. Yüzyıl Son Çeyreğinde Osmanlılarda Akıl Hastaları Bağlamında Etikten Hukuka Yöneliş” konulu sunumunda, Osmanlı döneminde arşivlerden derlenen olaylardan yola çıkarak, o dönemde akıl hastalarının tedavisini ve bimarhanelere nasıl yatırıldıklarını örneklerle anlattı. Eskiden “cünun” olarak adlandırılan akıl hastalarının mirasçı olabildiklerini, hak ehliyetine sahip olduklarından söz eden Sarı, 19.Yüzyıla gelindiğinde artık çalışmaların, mimari yapının tıbbın ihtiyaçlarını karşılayamadığı için ilk yasanın Mongeri tarafından uyarlandığını ifade etti.
Genç yetişkinlere psikiyatrist onayı
Uzm. Dr. Ahmet Türkcan da “Genç Yetişkin Psikiyatrik Hastalarda Etik Sorunlar” konulu bir tebliğ sundu. Medeni Kanun’un 14-20 yaş arasında kabul edilen genç yetişkinlere yaklaşımını maddelerle özetleyen Türkcan, Tıbbi Deontoloji Tüzüğü’nde ve Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda da bu konudaki yaklaşımları anlattı. Bu yaş grubundakilerin sadece velilerinden değil kendilerinden de onay alınması gerektiğini vurgulayan Türkcan, pratikte bu yaş grubundakilerin özellikle cinsel istismarı kolaylıkla bildirmediklerini, anne babalarıyla aynı fikirde olmadıklarını dile getirdi. Türkcan, sorunların daha gelişmiş bir sosyal hizmet anlayışıyla giderilebileceğini belirterek sözlerine noktaladı.