Şarap meme kanseri riskini azaltmıyor
“Az içildiğinde kırmızı şarap ilaç gibidir. Yaşlıları gençleştirir, hastaları iyileştirir.” “Akdenizlilerin sofralarından eksik etmedikleri şarap, bütün çağlar boyunca en çok içilen, en asil ve yararlı içki olarak tarihe geçmiştir.” Bu ve benzeri ifadeleri gerek yazılı gerekse görsel medyada giderek daha fazla duyuyoruz.
Fransızların doymuş yağlardan zengin diyetle beslenmelerine karşın koroner kalp hastalığı insidansının diğer milletlere göre daha düşük olduğu ilk kez 19. yüzyılda İrlandalı bir hekim, Samuel Black tarafından gözlenmiş; “Fransız Paradoksu” olarak adlandırılan durumun bol tüketilen kırmızı şaraptan kaynaklanabileceği ileri sürülmüştür. Bu parodoksun, 1991’de ABD’de kamuoyuna kırmızı şarabın kalp hastalıklarına iyi geldiği şeklinde duyurulmasından sonra tüm dünyada kırmızı şarap tüketimi birden neredeyse % 50 artmıştır. Fakat bazı sağlık araştırmacıları bu parodoksu sorgulamadan edememiştir. Nitekim, WHO tarafından 1990-2000 yıllarında toplanan istatistikler, Fransa’daki kalp hastalıkları insidansının eksik tahmin edildiğini göstermektedir.
Bazı yayınlarda paradoksun nedeni olarak kırmızı şarap içinde bulunan resveratrol sorumlu tutulmuştur. Doğada çeşitli bitkilerin yanı sıra üzüm kabuğunda da bol bulunan ve bitkiyi bakteriler ile mantarlar gibi patojenlerin saldırısından koruyan bir fitoaleksin olan bu madde, kırmızı şarabın içinde de bulunmakla birlikte miktarı Fransız paradoksunu açıklamaya yetecek düzeyde değildir. Bununla birlikte, deney hayvanlarında yapılan çalışmalarda resveratrolün antioksidan, anti-kanser, kan şekerini düşürücü, bağışıklık sistemini kuvvetlendirici, dokuları iskeminin zararlı etkilerinden koruduğu da gösterilmiştir. Bu etkilerin hiçbiri henüz insanlar üzerinde yapılan araştırmalarla kesin olarak kanıtlanamamışsa da bazı bulgular da yok değildir. Örneğin, miyokard enfarktüsünden kurtulan hastalarda Akdeniz diyetinin etkileri üzerinde yapılan bir çalışmada, orta derecede (ayda 1-12 kadeh; bir kadeh yaklaşık 120 mililitre) kırmızı şarap tüketiminin enflamasyon marker’ları olan C-reactive protein (CRP), interleukin (IL)-6 ve fibrinogen düzeylerini düşürdüğü International J Epidemiololgy’nin Şubat 2009 sayısında yayımlanan bir makalede bildirilmiştir.
Özellikle, kalp hastalıkları ve prostat kanseri riski üzerindeki pozitif etkilerinin gösterildiği önceki çalışmaların verilerine dayanarak, kırmızı şarabın, meme kanserini önlemede de yararlı etkilerinin olabileceği konusunda kimsenin genelde bir şüphesi yoktu. Mevcut veriler, alkol tüketiminin meme kanser riskini genelde artırdığı yönünde ise de meme kanserinden korunmada kırmızı şarabın pozitif bir değerinin olup olmadığı da merak konusuydu.
Alkol tüketimiyle meme kanseri arasındaki risk ilişkisi ve risk eşiği hakkındaki belirsizlikleri araştırmayı amaçlayan ve Li ve arkadaşlarının European J Cancer’in Mart 2009 sayısında yayımlanan 2,829’u meme kanserli 70,033 kadın üzerinde yürüttükleri bir kohort çalışmada, alkollü içki tipinin rolü ve meme kanseri marker’ları ile etkileşmeleri araştırılmıştır. Hiç içmeyenlere oranla görece riskler şöyle saptanmıştır: Günde 1 kadehten az içenlerde 1.08; günde 1-2 kadeh içenlerde 1.21; ve günde 3 kadehten fazla içenlerde 1,38. Meme kanseri riskindeki artış, tercih edilen alkollü içkinin şarap, viski, bira veya şarabın tipi (beyaz, kırmızı, vs) bakımından fazla bir değişiklik göstermeden östrojen reseptörü pozitif olan kadınlarda yoğunlaşmıştır. Bu araştırmacılar, hormon-ilişkili bir mekanizmanın, günde 1-2 kadehin üstündeki alkol tüketimi ile meme kanseri riskindeki artış arasındaki ilişkiye aracılık ettiği sonucuna varmışlardır. Benzer şekilde, Cancer Epidemiology, Biomarkers & Prevention dergisinin Mart 2009 sayısında Newcomb ve arkadaşları tarafından yayımlanan bir çalışmada ise beyaz veya kırmızı şarabın meme kanseri riskini azaltmadığı gibi aşırısının da riski artırdığı ileri sürülmektedir.
Araştırma, her iki grupta beyaz ve kırmızı şarap içen kadınların oranı eşit olan ve yaşları birbirine uygun 6,327’i meme kanserli 7,558 kadını, içki içme alışkanlıkları bakımından izlemiştir. Bugüne kadar şarap ile meme kanseri arasındaki ilişkiyi araştıran çalışmaların en kapsamlısı olan bu çalışmanın sonuçları, bundan böyle, akşam yemeklerinde kadınların beyaz veya kırmızı şarap seçimlerini sadece damak tatlarına göre yapmalarını önererek, şarabın renginin meme kanseri ile savaş stratejisi bakımından bir öneminin olmadığını ortaya koymaktadır.
Ayrıca, haftada 14 veya daha fazla kadeh alkol tüketen kadınlarda meme kanseri riskinin % 24 oranında yüksek olduğu bulunmuştur. Araştırmacıların önerileri, kadınların içeceklerse ölçülü (ayda 1-12 kadeh) davranmalarını ve mümkünse günde bir kadehten fazla tüketmemeleri yönündedir.