Creasoup

Farmaskop - İlaç ve Sağlık Profesyonellerinin Dergisi

20 Mayıs 2010, Perşembe 19:46

14 Mart 2010 Tıp Bayramı’nda asalım bu hekimleri

 

Ülkemizin en önemli göğüs cerrahlarından olan Prof. Dr. N. Göksel Kalaycı, Dr. Seyfi Alper Toker’e şunları söylüyordu: “Ameliyatında istenmeyen bir durum ortaya çıkarsa başımıza kötü şeyler gelir. Tatsız şeyler yaşayabiliriz.” Kalaycı’nın sözünü ettiği hasta Dr. Kalaycı’ya şunları söylemişti: “Ben ölürsem, ölüm ilanımız aynı gün çıkacak”. Prof. Dr. Necip Göksel Kalaycı, 11 Kasım 2005 tarihinde yıllarca çalıştığı Istanbul Üniversitesi Istanbul Tıp Fakültesi’nin otoparkında silahla vurularak öldürüldü.
Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli Doç. Dr. Necati Yenice, hastane bahçesinde uğradığı silahlı saldırı sonucu ağır yaralandı. Eşinin ölümünden Dr. Yenice’yi sorumlu tutan saldırgan kendi yöntemiyle eşinin eski hekimini cezalandırdı.
 
Alanya Mahmutlar Sağlık Ocağı’nda görevli Dr. Mevlüt Sönmez, evinin bulunduğu apartmanın önünde otomobilinden inerken kar maskeli üç kişinin sopalı saldırısına uğradı. Şahıslar saldırının ardından kaçtılar. Saldırı sonucu başına aldığı darbelerle ağır yaralanan doktor, ambulansla Alanya Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı.
 
Prof. Dr. Rauf Haznedar, 12 Kasım 2007 Pazartesi akşamı saat 18:30 dolayında hastane bahçesinde saldırıya uğradı. Hasta yakınları, kaybettikleri hastalarının acısıyla, hastalarının ölümünden sorumlu gördükleri Haznedar’a fiili saldırıda bulundular.
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde görevli asistan Dr. Meltem Temiz, poliklinikte bir hastasının bıçaklı saldırısından güçlükle kurtarıldı.
 
Ocak 2008’in 18’inci günü Giresun Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nde görevli Dr. Ali Menekşe, hastası tarafından hastane merdivenlerinde arkasından bir el ateş edilerek yaralandı. Dr. Menekşe daha sonra Sağlık Bakanlığı helikopter ambulansı ile Ankara’ya nakledildi. Ankara’da yapılan tüm tıbbi girişimlere rağmen Dr. Ali Menekşe’de beyin ölümü gerçekleşti.
Geçtiğimiz günlerde üniversite hastanelerinin birinde anjiografi yapılırken komplikasyon gelişen bir hasta ameliyathaneye alındı ve ne yazık ki kurtarılamadı. Hasta yakınları 100 kişilik bir grupla yakınlarının ölümüne neden olduğunu düşündükleri hekimin ameliyathanede olduğunu öğrenip -üstelik bu yanlış bilgiydi- ameliyathaneyi bastılar. Camlar kırıldı, kalp cerrahisi yoğun bakımı yerle bir oldu, ameliyathaneyi kırıp döktüler, tehditler savurdular.
 
Bir ilin valisi önemsiz bir operasyon için ameliyathaneye alındı. Tam ameliyat başlayacakken ayağına galoş bile giymemiş bir şahıs herkesin şaşkın bakışları arasında ameliyathaneye daldı. Adam o ilin emniyet müdürü idi. Dudaklarından şu sözcükler döküldü: “Sayın Vali’me ne yaptığınızı görmek istedim!”
 
Yukarıda verdiğim örnekler sadece basına yansıyanlardır. Buna karşılık ülkemizin her köşesinde birçok hekim hemen her an ciddi anlamda tacize uğramakta ve mesleklerini korkmadan yapamaz hale gelmektedir.
 
Politikacılar, medya mensupları, hukukçular, hekimlerin tedavileri ile yaşama geri dönen hastalar, hasta yakınları neden hep sessizler?
 
Bu ülkenin insanları neden hekimleri hiç sevmezler?
 
Peki, hekimlerin can güvenliğini kim koruyacak?
 
Peki, hekimlerin emeğini kim koruyacak?
 
Peki, sağlık alanında yolunda gitmeyen her şeyin sorumlusunun hekimler olduğunu sanan insanlara doğruyu kim anlatacak?
 
Belki de yanılıyorum. Belki de doğrusu bu. Her şeyin sorumlusu gerçekten bizleriz ve bize yapılanları hak ediyoruz, ne dersiniz?
 
Eğer bu kargaşanın sorumlusu hekimler ise…
 
Gelin, 14 Mart Tıp Bayramı günü asalım tüm hekimleri Taksim Meydanı’nda… Sorun da kalmaz böylece…
 
Ne diyeyim; 14 Mart Tıp Bayramı’nız kutlu olsun!!!

SİZ DE YORUM YAPIN